English

Günlük

« önceki

ŞEYTAN DİYOR Kİ !..

20 Ocak 2017 Cuma

Sevgili Günlük,

Geçenlerde sık sık snooker oynadığım bir arkadaş telefon edip “hadi” dedi. “Valla gelmek isterdim ama Alara ile sözleştik. Bir yerlerde kahve içeceğiz” dedim. Çaresiz oyun isteğini ertelemiş olduk. Birkaç gün sonra yine aynı arkadaş tekrar aynı soruyu sordu: “Bugün oynayacak mıyız ?”.. “Eee.. şeyy.. Bugün de Dilara ile gidip bir şeyler yiyelim diye konuşmuştuk” şeklinde cevaplayınca ses tonu değişti ve şöyle dedi: “Bak Güralpcim, senin yaşıtlarının arkadaşları Neriman olur, Süheyla olur , ne bileyim Gönül falan olur… Sense Alara, Dilara… Aramıza dön artık”. Haklı mıydı, bilemedim.

Gördüğün ülke gündemi bizi pek ilgilendirmiyor. Taze ergenler olarak anayasa değişikliği, başkanlık falan gibi konulara kafamız basmıyor. Varsa yoksa dans-kız-voleybol-paten falan… Zaten kafası basanlar n’apıyor diyebilirsin Günlükcüm. Onlar yoğun bir şekilde Facebook profil fotolarını “HAYIR” diye resimlerle donattılar. İktidardakiler bu HAYIR engelini nasıl geçeceklerini bilemeyip anayasayı değiştirmekten vaz geçerler mi, bilemiyorum(!). Ben de o arkadaşları biraz daha güçlendirmek için bu akşam piste kocaman bir HAYIR yazdım, daha ne yapayım ?..

Şimdi iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırma zamanı. Hep milletin geri kalanına .ok atıyoruz ya, “bunlar cahil, bu %50 yüzünden bu hallere düştük” falan diye… Yok öyle bir şey. Hepimiz aynı soyuz. Çooook yakınımızdan, hatta içimizden bir örnek vermek istiyorum. Dinle bak:

Eğitimsiz insanlar a sesini yükseltmeden bir şey yaptıramazsın, değil mi ? Nazikçe bir şey rica edersin, yapmaz. Kabalaşıp sesini yükselttiğin zaman tırım tırım gidip istediğin şeyi yapar. Yani biz (hani eğitimli kesimden olduğumuzu vurgulamak istiyorum) kendi içimizde fikir tartışmalarımızı sesimizi bile yükseltmeden yaparken, o beğenmediğim kitlenin en ufak anlaşmazlıkta seslerini yükselttiklerini ve sesi daha çok çıkanın tartışmayı kazandığına sıklıkla şahit olmuşumdur. İyi de bu durumda, geçen hafta milongada anons yaparken, elimde mikrofon yok diye kimsenin beni dinlemeye değer bulmamasını nasıl açıklayabileceğiz ? Aynı nedenle: Sesim yüksek değildi. DJ’i anons edip onu alkışlattıktan sonra kısacık bir şey daha söylemek istiyordum. Söylemek istediğim şey, internette hangi milongaya gideceğini ilan edenler içinde tek bir tane Point’e geleceğini söyleyen olmadığı halde o gece oraya gelen yüz tane tangocuya teşekkür etmekti. Ama iki dakikaya yakın bir süre boyunca sessizliği sağlayamayıp bu teşekkür konuşmasından vaz geçtim. Tam olarak otoriteye karşı davranışımız toplumun her kesiminde birbirinin tıpa tıp aynısı oluyor.

Bu akşam bu savımı kanıtlamak için özellikle mikrofon kullandım. Ne yazık ki haklı çıktım. Mikrofonu elime alıp konuşmaya başladığım anda herkes susup dinlemeye başladı. Yani neymiş, kalan %50’ye laf etmeden önce kendimize bir bakmamız gerekirmiş.

Geçen haftakine sayıca yaklaşmayan bir dansçı kitlesi, belki de %60 kadarı erkek olan katılımcılar, Volkan’ın güzel müzik seçimleri ve yağmurlu bir İstanbul gecesi. Bütün gecenin en özet anlatımı böyle Sevgili Dostum. Şimdi şeytan diyor ki uyu-uyan ve kalkınca Bueos Aires’e git. Yaklaşık otuz derece sıcaklıkta yeşillik bir yere uzanıp güneşlen, akşam da gidip Salon Canning’de bir güzel dans et.

Bir de nereden aklıma geldi bilmiyorum ama “Arjantin’e giderken yanına alacağın üç şey ne olurdu” deseler, bir tanesinin mutlaka bir DJ olacağını söylerdim. Point’te dinlediğim sevgili DJ arkadaşlarla orada dinlediğim bazı DJ’leri karşılaştırıyorum da, bizim arkadaşlarla gurur duyuyorum.

İyi geceler Dostum,

Güralp

« önceki
                Web Stat