English

Kimsiniz ?

« önceki

NEŞET ve ZEYNEP TOPALOĞLU

16 Nisan 2007 Pazartesi

Canımızdan çok sevdiğimiz izleyicilerimiz, günler haftaları, yıllar dakikaları deliler gibi kovalıyor. Şunun şurasında yeni Cumhurbaşkanımızın seçilmesine neredeyse bir ay gibi bir süre kaldı. Biz ülkemizin bu telaşına ufak bir mola veriyor ve yeni bir KİMSİNİZ programı ile karşınıza geliyoruz.

Lady Point’in geçmişinde bir kuşluk var sanırım. Kuş dediysem leylek değil tabi. Alımlı ve zarif görüntüsünün altında bir miktar karabatak geni taşıyor bence. Bir batıp bir çıkan cinsten anlayacağınız. “Yavrucum yap şu ropörtajı, adamı hasta etme” diyorum. “İşim var patron”, “yeni kıyafetimi terziden alacaktım patron”, “şu gançoyu da atayım, hemen geliyorum” gibi sudan bahanelerle ortadan kayboluyor. Biz elemanlarımızın özel hayatlarına karışmayız tabi. Ama bir sevgili yüzünden iş ağırlaşıyorsa bunun hesabını yönetime verirsiniz Ladyciğim. Neyse, bunlar aile içi konular.

Sevgili izleyicilerimiz, Lady Point ile bu hafta bir DJ’i konuk edelim diye karar vermiştik. Seçimimizi yaparken biraz zorlandık. Tarz mı öne çıkmalıydı, TangoPoint’e geliş sıklığı mı.. Hayır, böyle bir konuda kimseye torpil yapamazdık. Daha adil bir seçim olmalıydı. Acaba hangi DJ diye düşünürken “Neşet olsun, çünkü onun kardeşi Ankara’dan mahalle arkadaşım” dedim. Geçmiş hukuk falan gibi laflarımı Ladymiz kabul etmedi. Bu şartlarda tek çare kalmıştı. Bütün DJ’lerin isimlerini yazdık ve boy sırası yaptık. En uzun boylu kazanır dedim. Ne de olsa burada benim borum ötüyor. İyiki de öyle olmuş. Bakın nasıl güzel bir söyleşi oldu. Ben hemen mikrofonu zarafet hanıma veriyorum.

Karşınızdaaaaaaaa Laaaddyyyyyyy Pooooiiinntttttttttttttt !!!......

Hoşgeldiniz efendim. Stüdyomuz biraz kalabalık. Bu haftaki konuklarımız (evet bu hafta iki konuğumuz var) Sevgili Zeynep ve Neşet Topaloğlu.

Doğal olarak konu Neşet bey olunca her başarılı erkeğin arkasında bir hanım vardır sözünden hareketle, Neşet Bey'i yalnız konuk etmek istemedim. Ayrıca milongalarda sadece selamlaşabildiğim ve dans etmekten bir türlü gönlümce sohbet edemediğim Zeynep Hanım'ı da tanımak istedim. Çok da iyi yapmışım. Meğer ne tatlı bir karı-kocaymış onlar. Ne sorduysam bir güzel cevapladılar. Nasıl tanıştıklarından tutun da, evde kimin sözünün geçtiğine kadar....Sizde onlarla tanışmak isterseniz işte röpörtajımız...

Lady Point: Zeynep Hanım’cım en merak ettiğim soruyu en başta soruyorum; Neşet Bey ile siz nasıl tanıştınız ? Kolejden tanışma ve flört mü, eski arkadaşsınız da sonradan aşka mı dönüştü, yoksa görücü usulü mü ?

Zeynep Topaloğlu: Bizim hikayemizi Kolejden sinif arkadasim Leyla yazdi. Okulda iyi anlastigimizi gorunce beni ailesine katip, ayrilmamak icin planlarini hazirladi ve Leyla'nin abisi Neşet beni Kolej Mezuniyet Balosu'na davet etti. Baloda basladigimiz dans sizlerin de gordugu gibi hala devam ediyor.

(LP: Oooo çok romantik bir hikayeymiş. Aman Allah bozmasın. Ben mezuniyet balosuna kimle gitmiştim acaba????????)

(GD: Bir an önce hatırlasan iyi olur Lady’cim. hehehe.. Şeyy, yani zaman hızlı akıyor da…Başka birşey demek istemedim.)

LP: Hımm.. Peki sizin evinizde kimin sözü geçiyor ?

ZT: Sevgili Lady Point bunca yıl sonra ben "kimin sözü geçiyor" durumunu atlattığımızı düşünüyordum ki yaşamımıza tango girdi ve daima kimin sözünün geçtiği belli oldu.

GD: Erkek… erkek.. erkeğin sözü geçiyor ! Budur. Bense tangoyu “evliliğin tam tersine, yani yönetim erkektedir“ diye anlatırdım soranlara. Demek sorun bendeymiş.

(LP: Özel durumlarınızı burada konuşmasak nasıl olur patroncum ?)

LP: Neşet Bey’cim duydum ki Hindistan’dan yeni gelmişsiniz. Hindistan benim gezilecek yerler listemde üst sıralarda yer alıyor. Ama açıkçası gitmeden once bir sürü iğne olmak gerektiği için pek sıcak bakmıyorum. Peki siz neden gittiniz ? Beğendiniz mi? Gerçekten gidilmesi gereken bir yer mi ? Ve gerçekten söylendiği kadar pis mi?

Neşet Topaloğlu: Hindistan'a iş için gittim. Çok ilginç bir ülke. Beni en çok etkileyen insanların sabrı ve sakinliği oldu. Hiç sinirlenmiyorlar ve müthiş toleransları var. Ama merak etmeyin artık iğne olmak gerekmiyor. Bence görülmesi gereken bir yer. Biraz fazla zaman ayırmak gerekiyor. Fakirlik çok ama insanlar bezgin ve mutsuz değil. Hayatlarını devam ettirebilmek icin çok çaba harcıyorlar.

LP: Orada milongaya gittiniz mi diye sormayı düşünmüyorum da şunu merak ediyorum; bir müzik insanı olarak illaki Hint müziğini incelemişsinizdir. Peki bu Hint müziklerinden bir tango uyarlaması yapmayı hiç düşündünüz mü ?

NT: Orada milonga oldugunu sanmıyorum. Biraz soruşturdum ama kesin bir yanıt alamadım. Hatta büyük bir müzik markete gidip bir Hintli orkestranın çaldığı tango cd'si var mı diye sordum. Bana biraz garip baktılar ve Hindistan Pop grubunun bir cd'sini gösterdiler. Çok yoğun bir iş temposu içinde olduğumdan Hint müziğini pek inceleyemedim.

LP: Neşet Bey, benim çok kafa yorduğum bir konu var. Günümüz sanatçıları tango söylese sizce en iyiler kim olurdu ? Ses rengi ve tarz olarak buna yakın sanatçılarımız var mı? Mesela Müslüm Gürses tango söyleyebilir mi ? Yada Ebru Gündeş ?

NT: Doğrusu bu konuyu pek düşünmedim.Ama şimdi düşündüğümde Levent Yüksel ve Aşkın Nur Yengi tangoyu da güzel soyleyebilirler gibi geliyor bana.

GD: Levent Yüksel kısmını tekrar düşünür müydünüz acaba ?... Kişisel görüşümce -gitarist tarafını bilemem ama- sesini kullanışı açısından Burak Kut’la birlikte derhal şarkı söylemeye son vermesi gereken üç şarkıcıdan biri Levent kardeşimiz. Üçlünün sonuncusu ise bu yıl Türkiye adına Eurovisyon yarışmasına katılıyor maalesef. Konu tango olunca Zuhal Olcay’ın ismi de hoş geliyor kulağıma.

LP: İyi bir saptama ama konuyu dağıtmayalım isterseniz Güralp beycim. Zeynep Hanım’cım sizin de Bahçeşehir Belediyesi’nde İngilizce konuşma dersleri verdiğinizi biliyorum. Şu ana kadar evlilik ve iş hayatını bir arada yürütürken eminim ki zorluklar yaşadınız. Peki nasıl üstesinden geldiniz? Düzeninizi nasıl korudunuz?

ZT: Ben çalışma yaşamımda şanslı olduğumu düşünüyorum, çünkü -benim için en önemlisi- işim ve evimin arası sadece beş dakika. Çalışma saatlerimi kendim ayarlayabildiğimden evle de ilgilenebiliyorum. Çocuklar küçükken hep evde özel ders verdiğim için pek zorluk yaşadım denemez. Zamanı doğru kullanınca -biraz eksikler de olsa- düzen yürüyor.

LP: Bu soruya iki cevap rica ediyorum; sizce şimdiki evlilikler neden yürümüyor? Nedir eskiden farkımız? Yenilere bir şey önermek gerekseydi bu ne olurdu?

ZT-NT: Şimdiki ilişkiler yürümüyor derken; ben beklentilerin çok fazlalaştığını düşünüyorum. Olur ve olmazların iyice bilindiği beraberlikler yürüyor. Eskiyen beraberlikleri soruyorsunuz, galiba saygı ve sevginin daha yoğun yaşandığı ilişkiler bunlar. Bazı tatsızlıkların üzerinde gereğinden fazla durmamak da işe yarıyor.

LP: Zeynep Hanım’cım, diyelim ki sizin evlilik yıldönümünüz ve Point’de hep beraber kutluyoruz. Serçin size ne çalsın? Var mı size özel bir parça?

ZT: Benim tango müziği sıralamamda milongalar hep üst sırayı aldı. Sevgili Serçin'den Milonga Brava veya Parque Patricios'u isterdim.

(LP: Serçin’cim notunu aldın di mi?)
(GD: Sonra da bir Mi Confesion patlatsa süper olurdu valla..)

LP: Neşet bey, iyi bir tango koleksiyonunuzun olduğunu düşünüyorum. Peki onları nasıl koruyorsunuz? (Yakın bir zaman once çok ünlü bir DJ’imizin tüm arşivi çalınmıştı ama o çok önceden bütün albümlerin bir kopyasını alıp başka birinin kasasında saklamayı akıl etmişti. Sizin varmı böyle korkularınız?)

NT: Özellikle radyo programım dolayısıyla iyi bir tango kolleksiyonu oluşturmaya çalışıyorum. Bunu dans edilebilir tangolar ve sadece dinlenebilir tangolar olarak ikiye ayırıyorum. Radyoda program yaparken değişik sanatçıların parçalarına yer veriyorum. Sorunuz çok yerinde; gerçekten çalınmaya ve eskimeye karşı önlem almak gerekiyor. Hatırlattığınız için teşekkürler

GD: Son çalıştığım iş bilgi yedekleme ve felaketten kurtarma sistemleri üzerineydi. Konuya oldukça yakın sayılırım. Şöyle bir önerim olacak. Taşınabilir medyada ve birden çok yedek kopya seti bulundurmanızda fayda var. Örneğin bütün arşivinizi veya önemli bulduğunuz kısımlarını bir taşınabilir diske veya bir data kartuşuna yedekledikten sonra bunun bir kopyasını mesela kardeşinize verin. Sizin için saklasın. Allah korusun bir hırsızlık, yangın vs gibi istenmeyen bir durumda müzik setiniz ve tüm arşiviniz gitse bile arşivinizin bir kopyası kardeşinizde olacaktır.

LP: Güzel bir çözüm. Teşekkür ederiz. Yine size döneyim Neşet bey. Peki DJ olmak isteyenler sizce ne yapmalı? Günde kaç saat tango dinlemeli? Bu işi nasıl öğrenmeli? Milongalarda en fazla neye dikkat etmeli? Pistin nabzını nasıl dinlemeli? Hatta piste gore mi çalmalı yoksa kendi tarzından ödün vermemeli mi?

NT: DJ olabilmek için bence tango dinlemek konusunda sınır koyamayız. Şöyle bir deyim yerinde olur "Tangoyla yatıp kalkmak gerekir". Yaklaşık 6 yıldır tangonun içindeyim, 3 yıldır da müziğe ilgi duyuyorum. Evde, işte ve yolda hep tango dinler oldum. Milongalarda müziği içimden geldiği gibi yapıyorum ama diğer yandan da milonganın enerjisini de kolluyorum. Dans etmek çok güzel bir duygu ama insanları dans ettirebilmek daha çok haz veriyor bana.

GD: Bizim Serçin’in pisti kontrol etmesi daha zor tabi. Oturduğu sandalyenin üstüne çıkıp parmaklarının ucunda ortalığı kesmeye çalışması lazım. Oysa Neşet bey oturduğu yerden pist trafiğini görebiliyor galiba. Bakınız aklıma ne geldi. Bir zamanlar diş hekimim Prof. Erdal Poyrazoğlu idi. Rahmetli Hüseyin Alp’in zamanından, eski milli basketçi. Boy iki metre falan. Koltuğa eğilince…

(LP: Bu mutlu ailenin önünde gırtlağınıza atlamamak için kendimi zor tutuyorum Güralp beycim.. Keser misiniz lütfen…)

Özel Soru: Neşet Bey, sizin oldukça tanınmış bir şirkette insan kaynakları direktörü olarak çalıştığınızı biliyorum. Eğer size iş başvurusunda bulunan birisi, ben boş zamanlarımda tango yapıyorum derse, ona bir puan fazladan verir misiniz? Onu muadili olan diğer adaylar arasından bir adım öne çıkarır mısınız?

Özel Cevap: Bu soru çok hosuma gitti. Yaptığım mülakatlarda özel ilgi alanlarına ilişkin sorduğum sorulara dans etmek yanıtını aldığımda ister istemez etkileniyorum. İçimden biraz puan ekliyorum. Özellikle tango yapıyorlarsa -ki bugüne kadar rastlamadım- herhalde diğer adaylar arasından birkaç adim öne çıkarırdım gibime geliyor.

GD: Neşet abicim, bak CV’m burada. İşgeçmişi kısmı biraz zayıf ama özel ilgi alanım gördüğün gibi tamamen tangodan oluşuyor. Çok iyi boleo verir, pist akışını süper takip ederim. Figürlerim temiz ve akıcıdır. Müzik kulağım iyi müzisyenler tarafından bile takdirle karşılanmaktadır. Saygılarımla.

Muhterem izleyicilerimiz, sevgili misafirlerimiz… Hiç bitmesin dediğimiz bir programın daha sonuna geldik. Yayında emeği geçen teknik ekip adına teşekkür ederken yakında başka bir KİMSİNİZ programında buluşmayı diliyoruz efendim. Hoşçakalın.

« önceki
                Web Stat