English

Kimsiniz ?

« önceki

GÖKHAN the VAKVAK

29 Aralık 2006 Cuma

Degerli izleyicilerimiz, sevgili dostlarimiz...

Geldik 2006 yilinin sonuna. Acisiyla (bir daha benzerini yasamak istemdigimiz sekilde) ve tatlisiyla 365 gunun 363 tanesi geride kaldi. 2007'ye girmeye iki gun kala biz de size hem yeni yil hem de kurban bayrami hediyesi olarak muthis bir soylesisi sunuyoruz.

Lady Pointimiz yine turnayi gozunden vurarak onemli bir konugu karsina almis, sizleri mest edecek bir soylesiyi gerceklestirmek uzere hazirliklarini bitirmis. Ben yine lafimi uzatmadan mikrofonu Lady'ye uzatirken siz de rahat koltuklariniza gomulup programi izlemeye hazir olun. Studyo amirimiz yayina basladigimizi isaret ediyor...

Karsinizdaaaaaa Laaaddyyyyyyy Pooiiinnnttttttttttttttt.....

Bayanlar Baylar,

Sonunda aradigim adami buldum. Meger aramizda dillere destan bir asci varmis. Sadece asci olsa iyi, o kadar samimi cevaplar vermis ki ben bile sasirip kaldim. Bir sempozyum düzenleyip günlerce kendisini anlatacak bir megaloman olduğunu ya da sadece ileri derecede geveze oldugunu dusunuyor ama siz ona aldirmayin sadece bu super samimi roportajin keyfini cikarin.

Iste karsinizda Gokhan the VakVak...

Lady Point: Gokhancim, bu vakvaklik nereden geliyor?
a) kucukken ordeklere ekmek atiyordun ve suya dustun b) sevgiline portakalli ordek yapabiliyosun, ki bu camiada henuz rastlamadim c) yuzmeye bayiliyorsun, arkadaslarin sana ordek diyor d) ?

Gokhan the VakVak: VakVak Amca konusunda ilham veren Marul Teyze'dir. Malumunuz Nevra hanim kivircik saclariyla taninmistir ve de kendine de marul teyze namini uygun gormustur. Bundan ilham alarak ben de VakVak Amca oldum. Ama tango camiasina bu isimle girmemin nedeni TangoTurk grubunda sahte isimle yakisiksiz suclamalarin yapilmasina tepki vermekti. Once isim vermeden sonra da ismimi yazarak ara sira konusmalara katildim. Neyseki o donem gecti ama VakVak Amca da ustume kaldi, dolayisiyla geveze bir ordek kadrosuyla tango camiasinda kaldim. Sikayetim yok, Cin burcum maymun ama ordekler de ucabilir.

GD: Sayin izleyicilerimiz, aslinda VakVak bey.. yani.. Gokhan bey demek istedim, point grubuna VakVakAmca ismiyle kayit olmak istediginde Gokhan oldugunu itiraf edene kadar gruba almadigimi iftiharla bilginize sunarim. Boylece takma isimle gru...

LP: Guralp bey, pardon.. Soylesime devam edebilir miyim ? Ne diyorduk.. Neredeyse butun milongalarda goruyorum seni. Hem boyle misindir? Yani birseye kafayi takinca en iyisini yapmadan rahat edemeyenlerden misin?

GTVV: Dogru bir tespit. Birseye kafayi taktim mi sonuna kadar gitmek isterim. Bu yuzden de hobilerim bir sure sonra bir "business" olabilecek hale geliyor. Tango icin bunu dusunmemekle birlikte dans etmek, daha dogrusu tango benim icin bir yasam tarzi haline geldi. Nerede dururum bilemiyorum ama surekli birseyler ogrenerek tango becerilerimi gelistirmek istiyorum. Bu da istikrarli bir sekilde ders+milonga devamliligi gerektiriyor. Enerjisini sevdigim mekanlara da belirli bir sureklilikle gitmeye gayret ediyorum.

LP: Yazdiklarini takip ediyorum ve cok iyi kalpli, hassas bir insan oldugunu dusunuyorum. Peki sen hic sinirlenmez misin? Hep agirbaslilikla, anlayisla mi halledersin sorunlari?

GTVV: Tebrikler bu tespit de dogru. Ama hassas ve duyarli bir kalbi ortaya cikarana kadar cok kalpler kirdim, duygusuz zekanin hersey oldugunu zannettim. Zamanla kendimi ve kirdiklarimi onarmayi, hatayi cefayi kabullenme kapasitemi gelistirdikce icimdeki korkunc canavari da gordum. Kaderi kabullenmek kadar bu kaderi yaratmadaki sorumlulugumu da kesfettikce, artik sonucta ne yaratacagimi da durup dusunmek zorunda kaldim. Bazen negatif durumlar cazibeli ve de korkularimi ortmek icin iyi bir maske de olabiliyor. Ama bir suredir daha pozitif ve sosyal olarak da katma deger yaratabilecek davranis modelleri uzerinde sureklilik kazanmaya gayret ediyorum. Biraz spirituel mesaj gibi oldu ama benim bu yanim genel de az kisi tarafindan bilinir.

(LP: azicik oyle olmus, donup tekrar okudum valla)
(GD: program sonunda bana da anlat olur mu)
Somuta indirgersek cabuk parlayan ama bir o kadar da cabuk durulan bir yapim var. Sadece bir sorunun degisIk perspektifleri olabilecegini, farklililara saygi gosterilmesi gerektigini ama bir yerde de taraf olmak ve yerini belli etmek gerektigini dusunenlerdenim. Iletisimin ve ifade tarzinin cogu zaman icerikten daha etkin bir mesaj tasidigini gec de olsa farkettigimden patlamadan once dogru iletisim kuruldugundan ve olayi algiladigimdan emin olmaya calisirim.

Insanin kendi karanligi ile yuzlesmesi icin gercekten zor bir hayat sureci gerekebiliyor. Bu karanliga biraz isik saglamak icinse boyle elli dereden su getirmek gerekebiliyor.

FLAS.. FLAS.. FLAS... SU ANDA ALDIGIMIZ BIR HABERI VERIYORUZ...

YILBASINDA TANGOPOINT'E GITMEK ISTEYENLERE MUJDE.. TEK YERLI ICKI + KAHVE'DEN OLUSAN DANS MENUSU 30YTL.

KONUYLA ILGILI GELISMELER ELIMIZE GECTIKCE SIZE ILETECEGIZ. SOZ TEKRAR LADY POINT'DE...

LP: Evet bu onemli gelismeyi de aldiktan sonra soylesimize geri donuyoruz. Gokhan beycim, dansini izleyince, kapali dans ediyormus gibi gorunen ama kadini kendine fazla yaklastirmayan bir erkek goruyorum. Bu tezatligin sebebi nedir? Gercekten de boyle bir sinirin var mi kadinlara karsi? Hani belki bir kalp kirilmasi olayi gecmiste....falan gibi...surda bizbizeyiz ya o bakimdan soruvereyim dedim.

GTVV: Iyi bir gozlem. Kokeninde 12 yasinda iken annemi beyin kanamasi sonucu kaybetmemdir diyebiliriz. Nuray'dan iki yas kucuktu, ama 8 ay sonra kaybettigim babam tam da Nuray'in yasindaydi. Nuray'a karsi tarif edemedigim bir sekilde mesafeli durmusumdur ilk dansimizdan sonra. Bir tur kirginlik vardi icimde, nedenini ise ancak onu kaybetme surecinde anlayabildim. Cenaze ise bir dejavu gibiydi benim icin, Armagan, cocuklar.. Bu yuzden genellikle bir sinir vardir dansimda da, kisiden kisiye degismekle birlikte her kadin bana annemi kaybetmenin acisini animsatir.

Bu masum bir mazeret olabilirdi ama kendi orjinal yapimda da kisisel alan merakim yuzunden hayatimdaki herkese boyle bir sinir cizmek geregi duydum. Bu anlamda kendimi deger yargilari ve sinirlar acisindan "Sark Hizmeti yapan bir Hollandali" olarak da tanimlamisimdir kimi zaman. Kadin ve erkek rollerinin birbirine karistigi, baskalarinin hayatina arkadaslik, aile, toplum adina mudahala ederek onlar icin dogru olduguna inandiklarimizi dayatmamiz beni de bu sinirlari korumaya yoneltti. Kucuk yastan beri kendi odam, kendi evim gibi sinirlari korumaya dikkat ettim. Iliskilerde de bireysel alana dikkat ederim, bu sinirlari kaldirdigim zamanlarda genellikle karsi tarafin yonlendirmelerine maruz kaldim. Hos boyle deyip benim de baskalarinin sinirlarina girdigim olmuyor degil ama en azindan farkettigimde cekilmesini biliyorum.

Bu ikisini birlestirirsek ve uzerine de kisacik (17+7=24 ay) suren, ama cok sey ogreten bir evlilik deneyimiyle birlikte bazi sinirlarin benim icin yasamsal anlamda onemli oldugunu idrak ettim. Ama bana yaklasilmasina da itiraz etmiyorum. Sinir cizerken de net ve kibar olmaya calisiyorum, her ne kadar konustugumuz seyle aslinda istedigimiz seyin farkli olmasinin olagan karsilandigi bir toplumda yasiyor olsak da.

LP: Su anda bekar oldugunu biliyorum. (bekar hanimlar bu kiyagimi unutmayin) Samimiyetinden cesaretle soruyorum, aradigin sey neyki de hala bulamadin? Yani bir kizin ne yapmasi lazim seni etkilemesi icin? (Hanimlar not alacaklardir ona gore tane tane anlat lutfen)

GTVV: Samimi olarak cevap veriyorum, aradigimi bulamamaktan ziyade aradigimi gorememek gibi bir sorunum olmustur. Hayat bana kendimi aramak gibi bir gaye yuklediginden, ben kendimi buldukca karsimda da ne aradigimi da anlayabilecek bir duruma geldim. Bunun dinamik bir surec oldugunun farkindayim ama onceki sorulardaki hassasiyetim gozonune alinirsa surecin ayni zamanda biraz da uzun olmasina pek sasirmamaliyiz.

Hassas bir kalp, insan sevgisi, soyledigiyle yapmak istedigi sasmayan, gucun dissal degil icsel bir dinamik oldugunu fark etmis, feminen hatta kokos, asil bir ruha sahip, mutevazi, kulturlu, ... seklinde bir liste yapilabilir. Ama boyle listelerin islemedigini de gormusuzdur.

Biraz daha isleyen birsey varsa, erkege erkek olmak icin alan taniyan, kadin rolunu benimseyen, paylasan, destek olan, agirligini tasitmayan, sinirlari izinsiz zorlamayan, erkegin dedigini dikkate alan, butun bunlari yapan ve karsidan da bunu bekleyen olarak da tarif edebiliriz. Yani verdigi kadar alan, aldigi kadar veren, fazla alirsa hediye olarak kabul eden, fazla verirse de hediye olarak verebilen diye de tarif edebiliriz.

Ustune ustluk bi de romatizm olacak, sevgi-saygi derken tensel uyum filandi kim bulmus ki? Bu konuda zor bir adamim ve bunu bilmeme ragmen hayatimi da kolaylastirdigim pek soylenemez.

(LP: evet neden bekar oldugun gayet acikca anlasildi Gokhancim)

Kucuk bir reklam arasi veriyoruz (program reyting alinca reklam almaya basladik)...

YILBASINDA TANGOPOINT !!
SEN DE KATIL SEN DE EGLEN SEN DE DANSET..

TANGOYLA DOLU ICIM
HAYATA BAKIS ACIM
HEM BAYRAM HEM YILBASI
POINT'DE BULUSALIM


TANGOPOINT
TANGOPOINT
AILENIZIN MILONGASI..

Bir reklam spotu izlediniz.. Simdi programimiza kaldigimiz yerden devam ediyoruz.

LP: Mesela hanim arkadasinla yemege gittin, hesabi kim oder?

GTVV: Nerden buluyorsun boyle sorulari inanamiyorum yaa. Neyse, denge acisindan bunun hassas bir konu oldugunu gec anlayanlardanim. Ozel gunlerde ya da ilk defa yemege cikiyorsak ben odemeyi tercih ederim, kimi zamanlarda da surpriz yapip kiz arkadasimi yemege cikarmaktan hoslanirim. Ama hayat musterektir ve bir kisinin uzerine yikilmadan paylasmaya hesaptan baslanabilir. Hesap odemenin dolayli bir mesaj, bir guc gosterisi ya da dayatma haline gelmesini sevmiyorum, iliskinin dengesini bozuyor.

LP: Diyelim ki sevgilin de dansci. Ve uzun uzun baska bir dansciyla dans ediyor. Ne hissedersin. Kiskanclik? Kendini yetersiz bulma? Kaybetme korkusu?

GTVV: Kiskanc olmadigimi dusunurdum. Ama oldukca kiskanc oldugumu biliyorum, kendime ozgurluk taninmasini savundugumun tam tersi olarak kiskanirim. Ama kiskandigimi uygun bir dille, ne hissettigimi ifade etmek icin soylerim. Bunu bir polemik konusu haline getirmem, soylemek de icimde oyle bir enerjinin ifade bulup benden cikmasini saglamak icindir. Ama bir yandan da bunun karsi tarafta bir baski unsuru haline gelmesini de istemem. " Yaaa sen gercek misin ? " diye soranlar oldu ama bu gerceklikle basetmesini becebilen henuz cikmadi.

Kaybetme duygusu hep icimde var olmustur, cocukken annesini kaybeden her erkek icin her sevgiliden ayrilis ayni aciyi canlandirir. Ama buyumek de lazimdir, genelde sevdigimin ilgi odagi olmaya alisip bir yandan da bundan sikayet ederken baska birinin bana gosterilecek ilgiye ortak olmasi bende cocukca bir kaprise bile yol acar. Burada merak vardir, acaba neye ilgi duydu diye? Bunu ogrenirsem rahatlarim. Ama farkli bir ilgi hissedersem genellikle sogurum ve araya duvarlar girer. Hani yasam surecine duyulan guvensizlik gibi bir tur kendini savunma amacli cekilis yasarim. Insanlarin secimlerine saygi duyarim, aci da olsa bunu kabullenmek sahte bir seyi yurutmeye calismaktan cok daha iyi derim. "Her giden terkeden degil aslinda terkedilendir" sozunu istisnalara acik olmak kaydiyla dogru bulurum.

LP: Sence evlilik gerekli bir sey mi? (Not: Genel cevap istemiyorum ona gore)

GTVV: Evlilik bir damga gibi, bir kere evlenip ayrilmis olanlar hele de benim gibi cocuksuz bu isi bitirebilirlerse cok daha makbul oluyorlar. Hic kabul gormemislik, secilmemislik gibi bir kotu damgasi var toplumumuzun. Tecrubenin insana cok seyler ogrettigi dogrudur ama bazi seylerin guzelligi ve heyecani da ilk olmasindan gelir. Ikinciler daha dogru olur sozune ise henuz bir deneyim katamadim.

Gereklilik sozu insani zorunluluga itiyor ve bu gereklilikler iki insanin birlikte ve birey olarak yasama isteklerinin ustune cikabiliyor. Bizde maalesef bireyler degil aileler ve arkadaslar evleniyor, toplumsal deger yargilari adina yasaniyor, arada evliler gume gidiyor. Bu yuzden de evlilik denilen kurumun sadece birey olabilmis kisiler arasinda var olabilecegine inaniyorum. Belirli bir yasa gelmeyle ya da artik cocuk istiyorum duygulariyla evlilik amaca hizmet eden bir gereklilik haline gelebiliyor.

Ilk evliligimi basaramadim ama hayretle gordum ki aslinda cok da sevimli bir kurum imis, ve de korkulacak birsey yokmus. Ve hatta evlilige pek de uygunbir adammisim. Tabiki uygun insan ve kultur ile yapilirsa..

Bu isin en kotu tarafi belediyede yapilan hatayi mahkemelerde temizlemekzorunda kalmak. Bilmem anlatabiliyor muyum?

LP: Hayatinda tango olmasaydi kendini eksIk hisseder miydin? Ruhuna iyi geldigini dusunuyor musun? Hissediyorsan bunu nasil anliyorsun? Mesela daha mi sakin oluyorsun, yada daha guleryuzlu ?

GTVV: Tango benim icin inanilmaz bir iletisim imkani sunuyor. Diger danslar arasinda ozellikle tangoyu sevmemin nedeni basit: iki kisinin olusturdugu ortak enerji alani, bu alan icindeki iletisim, etkilesim ve sonucundaki ortak hareket modelinin bitmek bilmeyen bir sekilde devam etmesi. Sadece iki kisi degil de bunu pistte donen diger tangocularin olusturdugu atmosfer (cevre faktoru), milonga ortami olarak genislettigimizde cok sey ogrenecegimiz bir ortam olusuyor. Bir tur meditatif ortam diyebiliriz. Ve tabiki kolunu tutusundan, durusundan, belirli hareketlere verdigi cevaptan o insanin koselerini, sinirlarini hissedebiliyorsunuz. Ayni zamanda acilarini, duygularini. Bir insani kisa bir surede derinliklerine gorebileceginiz cok az rituel vardir ve bence tango bunlardan biridir. Her insan ile dans deneyiminizden geriye bir seyler kalir ve yeni seyler ogrenirsiniz.

Bu nedenle milongalarda latin ya da baska tarz muziklerden hoslanmiyorum. Ruhumun ahengini bozuyor, farkli birsey bu, farkli bir konsantrasyon. Ama herkesin de tangoya bu kadar muhafazakar ya da tutkulu yaklasmasini beklemiyorum. Latin ogrendim biraz ve biraktim, sevimli olmakla birlikte ruhuma hitap etmedi. Dugunde dernekte salsa, cha cha ve hatta bolero gorevlerimi ifa edip oturuyorum ama milongalarda dinlenme vakti olarak goruyorum, hafiften de soylenerek olayin gereksizligi hakkinda.
(LP: Guralpcim ben de milongalarda salsa calinmasina karsiyim ona gore, o kizil sacli guzel kadini zorlama cal cal diye)

LP: Daha cok gencsin ama geriye donup baktigin zaman, simdi olsa asla yapmazdim dedigin bir olay var mi?

GTVV: Simdi olsa daha az insani kirardim, kesin. Ama ben hayatimda yaptiklarimdan ziyade "yapmadiklarim" icin pismanlik duyanlardanim. Yaptiklarim sonucu cok sey ogrendim, aci da olsa tecrube cok sey ogretiyor.

Sadece 9-10 yaslarindayken yazlari calistigim komsumuzun oyuncakci dukkanindan minik pilli motorlari calmasaydim derim. Baskalarinin sinirlarini asabilen bir yapidan geldigim icin herhalde boyle sinir takintili hale geldim. Itiraf.com oldu ama boyle bir vicdan azabim var maalesef.

Sinirsizlik ayri bir konu, kapatiyorum, geveze ordek susmaz simdi.

Ozel soru: Duymadim sanma, yaptigin tiramisu dillerde. Nedir bu ascilik olayi? Su Cem Beygodan beri iyi bir asci gelmedi biliyorsun (o kadar vahim bir durumdayiz ki, ekmek peynire tav olduk hatirlarsan, ha birde iri Cahit Bey vardi kadayifla hanim tavlayan. ) Bak buraya yaziyorum, eger o tiramisudan bana da yaparsan yeni idolum sen olabilirsin (Cemcim artik sen ne pisirirsin bilmem, pabucun dama atilmak uzere) Simdi sorum su, asciligin yalniz bu tiramisuyla mi sinirli, yoksa bilmedigimiz baksa yemekler de var mi mutfaginda?

Ozel Cevap: Iddiali bir ahci degilim ama Cin yemeginden Italyan tarzi yemeklere kadar yapip yemesini seviyorum. Memleket memleket gezerken her gittigim yerin mutfagindan esinlenip ahcilik kariyerime devam ettim. Bir zamanlar evde 14 cesit zeytinyagi felan olurdu. Et yemekleri, sebzeler, haslamalar, pilavlar (risotto, bulgur dahil), kekler, borekler, tatlilar, mezeler seklinde uzayip giden bir suru yemek portfoyum vardi. Tiramisunun ise bunlarin arasinda ozel bir yeri var, seneler icinde birkac yuz tane yapmisimdir. Tiramisu'yu ya sevdiklerim icin yaparim ya da yiyenler beni sever. Ama tiramisu ile hanim tavlamayi ise dusunmuyorum.

Yemek yapmayi ise evlenmeden once biraktim. Bu konuda ne pisirirse pisirsin, isterse de pisirmesin, cig getirsin hanimlari izlemek gerektigi dusuncesindeyim. Dolayisiyla uc yildir bildiklerimi unutmak ve yemek ozurlu bir adam olma yolunda calisiyordum. Bu tiramisu olayi ise yemek konusunda yemek sanati konusunda akademik calisma yapmak isteyen ve de simdi uzak ellerde olan tangocu bir arkadasimizin azmettirmesiyle olmustur. Benim icin de bir donum noktasi oldu, bu isi sevdigimi farkettim. Yasasin eski beni karsilayan yeni ben ! Bir firsatini bulup sana da yapmam farz oldu. Aaaaa Melin'e de sozum vardi yaaa.

Geveze Ordek Kacti
Hadi Artik Neselenelim.

Tesekkurler Lady Point, tesekkurler Gokhan arkadasim.

Sayin Izleyicilerimiz,

Bu programla birlikte 2006'yi da burada noktaliyoruz. TangoPoint ailesi olarak hepinizin yeni yilini ve kurban bayramini kutlar saglik, mutluluk ve nese dolu gunler dilerim efendim...

Hoscakalin.

« önceki
                Web Stat