19 MAYISIMIZ KUTLU OLSUN !..

19 Mayıs 2017 Cuma

Sevgili Günlük,

Zaman geçtikçe bazı atasözlerinin geçerliliklerini büyük ölçüde yitirdiğini fark ettim. Al sana bir örnek: “Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş”. Bana sorarsan günümüz Türkiye’sinde bu atasözü artık geçersiz. Neden mi ? Biz burada “bu adamlar vatanı sattı” diyoruz, onlarsa “ama onlar duble yollar, köprüler yaptı” diye savunuyorlar. Ülkede her iki kişiden biri halâ “makara, kukara” veya “bu milletin a.. koyacaz” diyenleri desteklemeye devam ettiğine göre atasözünün güncel hali artık şöyle olmalı: “Bülbülü altın kafese koymuşlar, telde özgür bir şekilde cıvıldayan serçelere bağırıp “bakıııın, benim altın kafesim var” demiş.

Bir örnek daha: “Anasına bak kızını al”. Şimdi böyle bir atasözüne nasıl güvenebilirsin? Bir kere, anneler kesinlikle kızlarından daha bakımlı ve daha seksi. Daha güzel demiyorum, daha güzel olma ihtimalleri de elbette var ama kesinlikle daha çekiciler. Estetik ve kozmetiğe nasıl para döküyorlar anlatamam. Bu kötü bir şey değil, tam tersine abartılmadığı sürece gayet iyi bir şey. Üstelik çoğu annenin kocası yok !.. Yaa… Evliliklerin büyük bir kısmı ilk on yıl içinde sona erdiği için artık anneler de “tek takılıyor”. İstersen bu atasözünü güncelleyerek konuyu kapatayım: “Anasına da bak, kızına da bak, hangisi daha cazip görünüyorsa ona yürü”. Gördüğün gibi sonunda “yürümek” fiilini de cümle içinde kullanmaya başladım Sevgili Dostum.

Bu atasözü konusunun tangoya bağlanma ihtimali yok gibi geliyor ama şöyle bir deneme yapabilirim: Eskiden tangoya “aşkın ve tutkunun dansı” derlerdi ya… Artık o da değişti. Değişti ama ne olarak değiştiğine bir türlü karar veremedim. Şimdi çoğu milonga pistinde yapılan tangonun içinde tutku falan yok. İki, bilemedin üç yıl yaptıktan sonra tangoyu hayatından çıkarıp atmak var. Nerede o tutku? Yok. Ya aşk ? Bu soru çalışmadığım yerden çıktı. Hemen konuyu saptırıp başka yere çekeyim. Tango artık “Figürün ve tekniğin dansı” da olabilir, “civcivlerin ve çakalların dansı” da. Nasıl ? Oldu mu Günlükcüm ? Oldu. O halde konuyu kapatalım. Peki kapatalım da neyi açalım ? Açılan çoğu konu beni feci şekilde geriyor. Örneğin 18 mayıs konusu. Bugün ayın kaçıydı ? 18’i. Yani 2004 yılından bu yana, her 18 mayısta yaptığımız Nişantaşı Park Milongasının yapılması gereken tarihti.

Günlükcüm gördüğün gibi yine tatsız bir konu açılmış oldu. Geçen yıl yine bir bombalı saldırı ertesine geldiği için yapamadığımız Park Milongası, bu yıl da yine güvensiz ortamın kurbanı oldu. Acaba ortalık yerde tango yapmak o kadar güvenli mi diye düşünüp ısrarcı olamadığım için mi, yoksa belediyenin yeni kadrosunun böyle işlerden çok uzak olması sonucunda mı bilmem, bu yılı da pas geçmek zorunda kaldık. Oysa o güzel parkta her yıl Üniversite tango gruplarının da gösteri dansları yaptığı müthiş güzel milongalar düzenliyorduk. Bu gidişle yeni nesil tangocular bu tip güzelliklerin hiç birini yaşamadan bu dansı yapmaya devam edecekler.

Bu akşam Point’e kim gelir acaba diye düşünüyordum. Antalya’daki maratona gidenler, Cunda adasındaki tango kampına gidenler ve dahası Samsunda’daki tango festivaline giden kadroları görünce İstanbul’da kimse kalmadı galiba diye düşünürken salon neredeyse doksan kişilik bir milongaya ev sahipliği yaptı. Durgun ve düşük enerjiyle başlayan milonga, Yüksel’in de büyük katkısıyla süper enerjik bir milongaya dönüştü.

Ertesi gün tatil diye bir tanda uzattığımız gecenin son tandasında pistte tam 19 çift saydım. Sonra da gelsin chacareralar !.. “LAR”.. Evet, bir tanesi kesmedi, bir tane daha. Sanırım bu gidişle bundan sonraki milonga kapanışlarını bir tanda chacarera ile yapacağız.

Gelecek hafta her ayın son perşembesi olduğu gibi biraz geç başlayıp biraz geç bitireceğiz. Perşembe dışındaki gecelerde ise iki ayda bir düzenlenen festivallerden birine gidip orada dans edeceğiz. Ramazan boyunca ise büyük olasılık Point yerine başka yerlerde dans etmeye devam edeceğiz. Bu gecelik bu kadar sohbet yeter, şimdi yatağa. Ancak yatmadan önce önemli bir şey daha var:

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı hepimize kutlu olsun dostum,

Güralp