English

Günlük

« önceki

YARIŞÇILAR SOSYALLERE KARŞI

15 Eylül 2017 Cuma

Sevgili Günlük,

Haftanın bir, bazen iki günü karşıya geçip paten yaptığımı biliyorsun. Hani şu sahildeki Bostancı’dan Fenerbahçe’ye kadar olan ve kesintisiz tek yönde 5 km uzunluğundaki yürüyüş ve bisiklet gezinti yoluna gidiyorum. Yolun bir kısmı yayalara, bir bölümü de bisikletlilere ayrılmış. Yürümesi, paten yapması ve bisikletle gezinmesi son derece güzel bir parkur bu. Her seferinde bir gidiş-geliş kaydığımda 10 km paten yapmış oluyorum. Toplam kayma sürem 40-45 dakika kadar oluyor.

Elbette ki bu süre, gezinti yapma hızı ile oluyor. Saate karşı gitmeye kalkışsam ya da biriyle yarış yapmaya kalksam çok daha aşağı inebilir. Ancak o yolun paten sürat yolu olmadığını, orada çocukların da dolaşabildiğini, yaşlıların yürüdüğünü, zaman zaman evcil hayvanların koşarak yürüyüş yoluna çıktıklarını, insanların o yolda keyif yapmaya çıktıklarını düşününce daha hızlı gitmek imkansız hale geliyor. Tabi ki bu sosyal bilinci olan biri için geçerli bir durum. Bir de o bölgede sosyal olmayan bisikletçi takımı var ki, onlar sayesinde Türkiye nüfus yapısının tam bir küçük modeli tamamlanıyor. Şöyle ki:

Kafasına koruyucu kaskı takan bisikletçi arkadaşların büyük bir bölümü bisiklet yolunu veledrom (bkz. Bisiklet yarış pisti) olarak kabul edip pedala abanıyorlar. Müthiş sürüş teknikleri var(!). Adeta hayatları o bisikletin üstünde geçmiş. Yayaların arasından, gezinti halindeki diğer bisikletlilerin yanından ok gibi geçip yollarına devam ediyorlar. Bu arada önlerine birinin çıkması durumunda deliler gibi zillerini çalmaya başlıyorlar. O da yetmiyor sürüşlerini sık sık bisiklet şeridinin dışında sürdürüyorlar. Kısacası sahilde bir çeşit terör estiriyorlar. Ve o yol üstünde bir çok emniyet görevlisi ve zabıta ekibi olmasına rağmen tek kişi bunları uyarmıyor. Çünkü onlar da sosyal ortamlarda nasıl davranılacağı konusunda eğitim ve talimat almamışlar ve bilmiyorlar. Görünüşe bakılırsa kendilerine söylenen tek şey, asayişi bozan kişileri ya da seyyar satıcıları ortamdan uzaklaştırmak. Onu da ne kadar yaptıkları tartışma konusu ya… Sonuçta geçen yıllar süresince o yolda sayısız bisiklet kazasına şahit oldum, bir çok kez ambulansın gelip yaralıyı/yaralıları hastaneye götürmesi gerekti.

Bu karmaşanın Türkiye nüfus yapısıyla ne ilgisi var diye düşünmüş olabilirsin Günlükcüm. Var elbette. Enteli, okumuşu, cahili, magandası, hepsi o sahil yolunda bir araya geliyor. İşin kötü yanı bu kazaya neden olacak tarzda bisiklet sürüşü yapanların büyük bir kısmı magandalar falan değil, okumuş insanlar, beyaz yakalılar. Efendim, gün boyu plazalarda geçirdikleri gergin çalışma saatlerinden sonra stres atmaya çıktıları yolda başkalarının ne kadar dikkatsiz dolaştıklarından şikayetçiler. Yani, herhangi bir kaza durumunda, suç tartışmasız karşı tarafta. “Onlar bakmıyorlar, biz kendi yolumuzda gidiyoruz” şeklinde savunmaları da hazır. Evet, kendi yollarında ama saatte 20 km değil 50-60 km süratı zorlarken önünüze çıktılar. Kendini bu arkadaşlardan nasıl koruyacaksın dostum ?

Peki bu durumun düzelmesi mümkün mü ? Aslında gayet mümkün ama insanlarımızın “sosyal bir toplum” olma bilinci olmadığı sürece imkansız.

O sahil yolunda olanları, şöyle kafamızda birazcık yoğurup milonga pistlerine taşımaya ne dersin Sevgili Dostum ? Sosyal bir dans pistinde karşılaştığımız dansçı tipleri ve bunların diğer dansçılar hakkında düşündükleri ile ne kadar benziyor. Müthiş tekniklerini gösteren yarışçılar, sosyal dansçılarla aynı pistte. Sanırım daha fazla detay anlatmama gerek yok (Aslında anlatmaktan dilimde tüy bitti, onun için tekrarlamıyorum). Sen kafanda canlandırabilirsin ne tip benzetmeler yapılabileceğini. Sahil yolundan tek farkımız, milongalarda pisti trafiğini ve güvenliğini gözeten kimsenin olmaması.

Bu akşam Point’in sosyal pistinde, yarışçıların deyimiyle mıy-mıy dans eden onlarca mutlu çift vardı. Gece sonunda mutluluk katsayısının oldukça yüksek olduğunu gözlemledim. Bu durum, gelecek haftalar için de güzel sinyaller verdi. İşin diğer bir güzel yanı, akmasa da damlar dedikleri cinsten yabancı dansçıların kendilerini biraz biraz göstermeye başlaması oldu. En komik nokta ise, Arjantinli erkek misafirimizin chacareraya kalkarken “siz dans edin, ben size bakarak yaparım” demesiydi. Ve daha da komiği, gecenin DJ'i Volkan'ın benim isteğim üzerine gecenin kapanış chacarerasını Portekizce olan bir parçayı seçmesi sonucu bizi taklit ederek dans eden arkadaşın şaşkın yüzünü izlemekti. Yazarın notu: Volkan'ın eline sağlık. Sayesinde pistte zaman zaman 25-30 çift mutlu mutlu dans ediyordu.

Uzun lafın kısası, Point yine kaçırılmaması gereken milonga listesinde en tepede yer alıyor. Bu benim lafım değil, gelen arkadaşların konuşmasından çaldığım bir cümleydi.

İyi geceler dostum,

Güralp

« önceki
                Web Stat