English

Günlük

« önceki

YENİ KANYON MİLONGASI GELİYOR !..

29 Eylül 2017 Cuma

Sevgili Günlük,

Birkaç yıl öncesine kadar bankada bir işim olduğunda canım feci sıkılır, ayaklarım adeta geri geri giderdi. Çünkü banka şubelerindeki o kalabalık, numara sistemiyle düzene girmiş olsa da kuyrukta beklemeler, o beklenen kuyruğun bir türlü ilerlememesi gibi şeyler beni feci gererdi. Birçok işimi internet şubesinden yapsam da zaman zaman bazı işlemleri şubeden yapmak çok sinir bozucuydu. Sonra ne mi oldu ? Büyük hırsızlar, ortalıkta dolaşan bütün parayı sahiplenince kimsenin bankada işlem yapacak hali kalmadı. Ticaret yavaşladı, bazı işler durdu, para trafiği azaldı. Bankalar kredi satamaz, sattıkları krediyi de toplayamaz hale geldiler.

Sonuç: Son iki aydır gittiğim üç banka şubesinde neredeyse müşteri bile yoktu ve kuyruklar tam olarak ortadan kalkmıştı. Hem de bu söylediğim şubeler İstiklal Caddesi, Taksim, Sıraselviler gibi kalabalık olması beklenen yerlerdeydi. Girip neredeyse sıra fişi bile almadan işinizi halledip çıkabiliyorsun Günlükcüm. Ancak ne yazık ki bu hız çalışanların ya da sistemlerin çok hızlı olmasından değil, şubeye müşteri gelmemesindendi. Kabul ediyorum, müşterilerin de büyük bir kısmı internet şubesine kaymış olabilir ama yine de ekonomik gidişatımızın pek parlak olmadığını şubelerin halinden de görebiliyorum

Üniversite yıllarımda deliler gibi bilim kurgu türü romanlar okurdum. Sanki günümüzde geçen hiçbir şey beni ilgilendirmiyordu, hep gelecekte ne olacak diye düşünüyordum. Liseyi bitirirken bile tarih derslerinde çok ızdırap çektiğim içim ben de bilim kurgu türü bir şeyler yazmaya karar verdiğimde ilk aklıma gelen tarihi değiştirmek oldu. Hemen yakın tarihimizin içine dalıp şöyle bir bakındım ve kararımı verdim. Kurgumun konusu şöyleydi: Birinci dünya savaşını Alman İmparatorluğuyla ittifak kuran Osmanlı İmparatorluğu kazanmıştı. Savaşın galibi değişince tarihin akışı da bir anda ters-yüz oluvermişti. Savaş sonunda Kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalan parçalanmış bir Türk devleti yerine, çok daha büyümüş ve kuvvetlenmiş bir Osmanlı İmparatorluğu ortaya çıkmıştı.

Bir süre bu konuda tarihin dönüm noktalarını ve gelişmeleri yazdıktan sonra sıkılıp yazdıklarımı bir kenara attığımı hatırlıyorum. Aradan geçen bunca yıldan (tam olarak söylemek gerekirse 40 yıl) sonra kafamdan geçenlerin -son derece deforme olmuş haliyle de olsa- yavaş yavaş gerçekleştiğini görmek beni çok üzüyor. Çünkü bugün yaşadıklarımız, kırk yıl önce anlatılsa bilim-kurgu sınıfına bile alınmaz, tamamen bir saçmalama ürünü olarak muamele edilirdi. Bütün bunları bugün maliye bakanı olacak kişinin, TV ekranı karşısında otlayan koyunlara, motorlu taşıt vergisinin %40’a yükseltilmesinin ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatması sırasında hatırladım.

Bu akşama dönecek olursak, tango dünyasındaki donukluk bu hafta Point’e uğramadı diyebiliriz. Son zamanlarda milongaların giderek düşen enerjisi, artık tangonun geleceği hakkında beni derin düşüncelere sürüklemeye başlarken, böyle güzel geçen bir-iki milonga ile her şeyin normal yolunda gittiğini düşünmeye başlıyorum. Zaten Point’e de hem yorgun hem de pozitif enerji dolu olarak gitmiştim. Yorgun, çünkü bütün gün bir yandan yeni Tango Guide için çalışmıştım. Pozitif enerji doluydum, çünkü gün içinde yeni Kanyon Milongası için 9 Ekim tarihinin tespit edildiği bilgisi bana iletilmişti.

Anlayacağın Sevgili Dostum, ekim ayına büyük bir koşturma temposu içinde giriyorum. Kanyon milongasının bir an önce oluşturulup tango dünyasına duyurulması ile aynı sıralarda Tango Guide’ın son şeklinin verilip baskıya hazırlanması gerekecek. İşim ne, çalışır yaparım, değil mi ?

Express Tango Festivalinin bitişinden bir gün sonra bütün dansçıların, hatta daha fazlasının Kanyon’da toplandığını hayal ediyorum. Müzikleri Ömer Bayraktar yapıyor. Gösteri danslarını ise… Aaa.. Hakkaten, bir de gösteri dansı konusunu halletmek lazımdı değil mi ?.. O zaman ben yarın çalışmaya oradan başlıyorum.

İyi geceler dostum,

Güralp

« önceki
                Web Stat